29 Aralık 2016 Perşembe

Yüksek Sosyete: İlk Bölümden Son Bölüme Neler Değişti?




Merhaba, bildiğiniz gibi Yüksek Sosyete geçtiğimiz akşam son bölümüyle bizlere veda etti. Ben de bir bölüm değerlendirmesi yerine ilk bölümden son bölüme karakter analizleri yazısı yazmak istedim. Önce biraz dizi hakkındaki genel düşüncelerimden bahsedeceğim; Yüksek Sosyete hem gerçek bir my love olan Engin Öztürk hem de Medcezir'den beri ilgiyle takip ettiğim Hazar Ergüçlü'nün başrolde olması ile daha ilk tanıtımlardan beni kendine çekti. Kime Diyorum'lu fragmanı yaz günü içimi kıpır kıpır etmişti. Sıcak aşk hikayeleri hep güzel başlar zaten ama güzel devam edebileni ülkemizde pek görülmedi. Yüksek Sosyete de bunlardan biri oldu. Dizinin devam edebilmesi için, reyting alabilmesi için "yüksek doz dram" içermesi gerektiği klişesi senaristlerimiz tarafından yıkılamadı hala. İzleyici çeker diye düşünülen dram izleyiciyi itince de erken final kararı alındı. Lafı daha fazla uzatmadan başlayayım..

Cansu Koran

"Benim adım Cansu Koran. Bu ailenin en küçük   üyesiyim. Paranın sorunların %90'ını çözdüğünü söylerler, sanırım ben kalan %10'luk kısımdayım." Bu şekilde girdi Cansu hayatımıza, Zengin ama mutsuz bi kızdı Cansu. Annesiyle arası kötüydü, sürekli 'uğursuzluk'la itham ediliyordu. İlk bölümdeki falcının da söylediği gibi yerini yadırgıyordu. İşaretleri takip etti ve gerçek mutluluğu bulacağı yere gitti: Oliva! Bilkent İşletme mezunuydu, İngilizce Almanca İtalyanca biliyordu ama tezgahtar olarak işe girdi. Çünkü para değildi derdi, mutlu olmaktı. Paranın insanları mutlu etmediğini ağzında gümüş kaşıkla doğmuş biri olarak çok iyi biliyordu. Yatılı okullarda, evden uzakta büyümüştü ve yalnızdı. Aradığı sıcaklığı da Oliva'da buldu, Ece daha ilk günden en yakın arkadaşı oldu. Sanki uzun yıllardır dostmuşçasına birlikte dertlerini paylaştılar, tabii sevinçlerini de :) Cansu çok tutarsız bi duruş sergilemedi 26 bölüm süresince. Yani hep ukalaydı biraz, hep içinde sevgisiz büyümenin getirdiği burukluk vardı. Ama hiç kötü biri olmadı, hiç kimseye bilerek kötülük yapmadı Cansu. Tanıtımda ve ilk bölümlerde sürekli sol bileğinde olan kırmızı halhalla alakalı bir şeyler çıkmasını beklemiştim ama olmadı. Önce arkadaşının aşkı diye, sonra abisi öldü annesini yalnız bırakamaz diye, en son da babasını ihbar etti diye hep uzak durmaya çalıştı Kerem'den ama başaramadı. Aşkları teker teker bütün engelleri aştı. Geçen zaman içinde abisini kaybetti ama annesiyle arasını düzeltti ve şirketin en büyük hissedarı olarak gerçek bir Koran gibi yaşamaya başladı. Hep bıcır bıcır, kuralları yıkan Cansu son bölümde de kendi gibi oldu ve Kerem'e evlenme teklifini o etti. Çok da güzel oldu. Seni seviyoruz Cansu! Kerem'le mutluluklar :)

Kerem Özkan

"Tecrübelerimden öğrendiğim bir şey var bu hayatta: zengin olunmaz, zengin doğulur. Benim adım Kerem Özkan. Parayla, güçle, fırsatla dolu bir dünyada büyüdüm. Çekici geliyor kulağa farkındayım. Bütün bunlara sahip olmayı kim istemez ki? Cevap vereyim, ben." Kerem'i ilk bu sözlerle tanıdık. Daha ilk andan anladık onun parayla mutlu olunmadığının farkında olduğunu. O lüksün değil, kimseye eyvallah etmek zorunda kalmayacağı huzurlu hayatının peşindeydi. Garipçe'de bir arsa bulmuştu, orayı alacaktı, tek katlı güzel bir ev yapacaktı, önünde kendi meyvesini sebzesini çiçeğini yetiştirecekti; kısacası babasından ne öğrendiyse. Kendi geçimini kendi sağlayıp gül gibi yaşayacaktı. Tabii Mert ondan son bir iyilik isteyene kadar. Beraber büyüdüğü, en yakın arkadaşı olduğu ama hiçbir zaman da kendini eşit hissetmesine izin verilmeyen Mert Çalhan. Ailesi Çalhanlar'ın yanında çalışıyordu, o da Çalhan villasında büyümüştü. Hayatı Mert'in arkasını toplamakla, ödevlerini yapmakla geçtiği için bıkmıştı bu hayattan zaten. Cansu'yla bir türlü istediği kadar yakınlaşamadı başlarda, ama saygı duydu Ece yüzünden kendinden uzak duruşuna da. Cansu'nun ailesini, yaşadığı yeri çok araştırdı ama yanlış yerlerde bulduğunu sandı. Cansu tam ona bir Koran olduğunu itiraf edecekken de çok kötü bir şekilde öğrendi gerçeği. İntikam işlerine falan girdi ama o zamanki Kerem'den hepimiz nefret ettik. Sonra o da başaramadı yine eski Kerem olmaya karar verdi şükür. Süreç sancılı geçti tabi, ailesiyle bile arası açıldı. Sonunda Cansu'dan vazgeçmemeyi öğrendi ama, bu arada Leventle de dost oldu. Ailesi, Cansu ve Cansu'nun ailesiyle aynı masada oturdu, yanlarında bonus olarak Mert ve Ece de vardı. Seni seviyoruz Kerem. Cansu'yla mutluluklar :)

Ece Sert

Minnoşlar kralı Ece. Oliva'da tezgahtar, babası ölmüş annesi kaybolmuş. Yalnız, düşük gelirli ama mutlu Ece. Cansu'nun en yakın arkadaşı, Kerem'i Mert sanırken ona aşıktı, sonra Mert'i Kerem sanırken de ona aşık oldu. Hayatta en nefret ettiği şey yalandı. En yakını olan 3 insan da ona yalan söylemişti. Ama o kocaman kalbiyle en başta çok sinirlense de hep affedici oldu Ece. Hele Cansu'ya hiç kıyamadı o evdeki mutsuz hayatını görünce sarıldı kucak açtı arkadaşına. Bozuk musluğuyla, annesinden kalan kırık koltuğuyla, hamarat ve pazarlıkçı ruhuyla, ev sahibi Hacı amcasııyla ve en çok da mükemmel manzaralı o terasıyla, Ece'yi çok sevdik çünkü o içimizden biriydi. Seni seviyoruz Ece, Çalhan olmanın seni değiştirmeyeceğini de biliyoruz. Annenin öldüğünü öğrendiğin gün Bedia Hanım senin de ailen oldu. Mertle mutluluklar, seni seviyoruz :)

Mert Çalhan

İflah olmaz çocuk Mert. Babaannesinin şehzadesi. Annesiyle babasını küçükken kaybetmiş. Bu yüzden de hiç büyümemiş, ödevlerini hep Kerem'e yaptırmış, çantasını hep Kerem'e taşıtmış. Amerika'dan döndüğü gün babaannesi ona Oliva'nın idaresini verdi, o tabi ki yine sıyrılmanın bir yolunu bulup Keremle yerleri değiştirdi ve keyfine baktı. Ece sayesinde hayatın gerçeklerinin farkına vardı, Ece'nin motivasyonuyla işle ilgilenmeye başladı. Babaannesinin tam da istediği gibi biri oldu ama mutlulukları çok uzun sürmedi. Yalanı ortaya çıktı, Ece'ye kendini affettirdi bu sefer de Bedia Hanım'a Ece'yi kabul ettiremedi son bölüme kadar. Geçen zamanda yine duramadı, yalanlar söyledi. Ama içindeki çocuğu kaybetmeyerek hepimize umut oldu. Her durumda yırtmayı başardı. Ece'yle mükemmel uyumlu bir çift oldular. Sana minnoşunla mutluluklar asistan. Seni seviyoruz :)

24 Aralık 2016 Cumartesi

Kara Sevda 48-49. Bölüm Ortak Değerlendirme

        Kara Sevda en sevdiğim, izlerken bi türlü sıkılamadığım dizilerin başında. Nihan-Kemal mi Nihan-Emir mi derseniz Nihan-Kemal derim. Ama tek başına Kemal mi Emir mi derseniz, kesinlikle Emir.. Ben biraz kötü seviyorum galiba, ama salt kötüleri değil; Emir gibi kendince sebepleri olan ve eğlenceli kötüleri :)


Gelelim son 2 bölüme.. Kemal ve Nihan önce şüphelendiler, sonra emin oldular ve şimdi belki de ilk defa gerçekten Emir'den bir adım öndeler. Tabi bu durum ne kadar böyle devam edecek bilinmez.. Asu ifşa oldu. Artık Kemal onun Emir'in kardeşi olduğunu biliyor ve buna göre davranıcak, kendi deyimiyle "onların anladığı dilden konuşacak."
"Kendi hızıma bile yetişemediğim bir
gündeyim, Kemal nasıl yetişsin.."



Diğer yandan Emir Asu sayesinde Kemal'in yaptığı manipülasyonun kanıtlarını artık elinde tutuyor. Kemal'i bu sefer gerçekten köşeye sıkıştırdı çünkü işin ucunda Mesut hapse girebilir ve Kemal kendine güvenen suçsuz birini ortada bırakmaz.. Eski bölümlerden birinde söylemişti 'ahlaklı düşman Kemal' algımı bir türlü yenemiyorum diye, her ne kadar fazlasıyla kurnaz bir adam olduğu için oyunu çabuk çözse de, gazetelere düşmekten kurtulamayacak ve Asu'yla kardeş oldukları bütün ülkeye ana haberden servis edilecek.. Kemal'e attığı 'tematik ve şematik tokat'a gelirsek; şüphesiz Emir'e şirketini devretmesi Kemal'i ezecek kadar büyük bir hamle değil, özellikle de Kemal gözlerini Kozcuoğlu hisselerine dikmişken. 


Kemal 0 - 1 Emir
Ofiste Kemal'e yaptığı nazar-kurşun esprisiyle güldüren Emir bir sonraki sahnede kucağında Deniz ile karşımıza çıkarak daha güçlü görünüyor gözümüze. Kemal Deniz'in kendi kızı olduğunu öğrenecek mi bilmiyoruz, içine şüphe ikinci kez düştü. Emir bu sefer kolay kolay kurtulamayacak Kemal'den. Deniz'in Emir'in kızı olduğunu düşünürken bile onu Emir'e bırakmayacağını söyleyen Kemal bir de kendi kızı olduğunu öğrenirse Deniz'i acaba Nihan'a bırakır mı? Bekleyip göreceğiz.. 

"Şu hayatta sadece insan biriktirdiğini
 düşünenlerin düştüğü, en derin kuyudayım."
Kemal Nihan'a da söylediği gibi artık o kadar çok kazık yedi ki, maalesef alıştı buna. 7 sene önce Nihan'dan yedi ilk kazığı, sonra sırayla geldi zaten Tarık, Zeynep ve şimdi de Asu.. Ahlaklı kalmak istese de bunu bir yere kadar başarabildi ve özellikle hapisten çıktığından beri artık o da kirli oynuyor. Bölümün sonunda Asu'yla yıldırım nikahı kıyarak Kozcuoğlu hisselerinin sahibi oldu, sonradan öğrendik ki yasal varis olmakla yetinmemiş hisseleri üzerine devrettirmiş nikahtan sonra. Ailesine evlendiklerini açıkladığı akşam Asu Kozcuoğlu haberini yayınlatmış olması da çok zekiceydi bu hamleyle kimseye Asu'yla evli numarası yapmak zorunda kalmayacaktı. Terasta Nihan'a da söylediği gibi; bütün her şey bittikten sonra tek bir gerçek evliliği ve tek bir gerçek karısı olacaktı. 


"Eskiden sınırlara inanırdım. Ama artık kalbime
inanıyorum! Onun sınırları sensin.."


Artık durumlar eşit ve ikisi de evliler.. Tabi Kemalinki 7 sene sürmeyecek muhtemelen haftaya ya da sonraki hafta bir boşanma sahnesi izleriz. Hele Deniz'in kendi kızı olduğu şüphesi ikinci kez içine düştükten sonra.. Asu'ya Emir'in kardeşi olduğunu öğrendiğinde verdiği tepkiler çok gerçekçiydi, hoş kötü oynasa da Asu bunu ayırt edebilecek durumda değildi. Sen gidersen ben ölürüm dedi ama Kemal'i yine de durduramadı.. Emir'e gerçekten kardeş olmayı teklif etti içinde Kemal'i koruma dürtüsü olmadan hem de. Acaba bunu başarabilecek mi?



Gelelim Zeynep'e.. 48. bölümde annesi onları Emirle öpüşürken gördü ve Zeynep ilk darbeyi yedi. Kalbine ineceğini bahane ederek babasına söylememesi için annesine yalvarsa da bu onun ne kadar bencil biri olduğunun gördüğümüz bilmem kaçıncı kanıtıydı. Hakan'ı ikna etmesi de işe yaramadı, gerçekler ortaya çıktı ve babası tarafından kapının önüne atıldı.. 49. bölümde beni en heyecanlandıran sahne bu oldu. Önce annesine sonra babasına çektiği ben aşık oldum nutukları tam da her zaman "ben  ben ben" diyen Zeynep'in karakterine uygun yazılmıştı. Emir'den vazgeçebileceğine hiç ihtimal vermiyorum ama bir yandan da Emir'i kızdırmaya devam edecek gibi görünüyor. Hala Emir'le ilişkisinin devam ettiğini öğrenmesi ve Hakan'ın da Zeynep'e sırtını dönmesi de yakındır. Şimdi artık gerçekten Emir'den başka kimsesi yok ve onu Nihan'dan ayırmak için her yolu deneyeceğine eminim. Zeynep'ten nefret etsem de Emir'le aralarındaki çekime bayılıyorum ve Emir'in Zeynep'ten vazgeçmesini içten içe istemiyorum.


50. bölüm için 2 fragman yayınlandı ve merakımız had safhada.. İlk yazım olduğu için oldukça heyecanlıydım, hatalarım ya da beğenmediğiniz noktalar olduysa lütfen yorum olarak yazın ve sonraki yazılarımda dikkat edeyim. Hoşçakalın :)

23 Aralık 2016 Cuma

Ben kimim?

Merhaba, ben Deniz. 20 yaşındayım, 4 yaşımdan beri dizi izliyorum. Bu yola Rosalinda'yla başladım. Aşk-ı Memnu hayatımda bi dönüm noktası oldu, Bihter Ziyagil de ergenlik idolüm.. Haftada 8-9 dizi izlediğimi ve sürekli çevremdekilere dizilerle alakalı yorumlar yaptığımı düşünürsek, aslında kendimi geç bile kalmış sayıyorum böyle bir blog açmak için. Kısaca neler yaptığımdan bahsetmem gerekirse; çocukluğumdan beri oyuncu olmak istedim, şu an işletme okuyorum. Müzik dinlemeden geçirdiğim maksimum süre yarım saat. Az biraz çizim yeteneğim var, vakit buldukça bi şeyler karalıyorum. Hakkında yazacağım dizileri izleyenlerin, yorumlarımı beğeneceğini umuyorum. İyi okumalar :)